İş var ama nitelikli eleman yok

Yaklaşık 4 yıldır üniversite öğrencileri ve mezunlara iş imkanları sunuyorum. İş var ama nitelikli eleman yok deselerdi bundan önce herhalde çoğu insan gibi “hadi l.. ordan derdim. Türkiye’de o kadar işsiz varken sen kalkmış eleman yok diyorsun dalgamı geçiyorsun kardeşim, derdim. Ama şu an’da böyle düşünmüyorum. Bu yazıda böyle düşünmeme sebep yaşadığım olayları paylaşacağım sizinle, belki bana hak verirsiniz.

Aslında bu kendinizi karşınızdakinin yerine koyarak düşünmenizle ilgili. İş arayan olarak kendi pencerenizden bakarak “işsizim işte kimse bana iş vermiyor ” diye düşünürsünüz, firmalar’da nitelikli elemanları bulmak için danışmanlık firmalarına tonlarca para öderler.  Düşünebiliyor musunuz sizin gibi iyi bir elemanı bulmak için işverenler danışmanlık firmalarına tonlarca para ayırıyorlar. Doğru elemanı nitelikli elemanı bulmak için departmanlar oluşturuyorlar. Siz de bir yandan iş yok diye dizinize vurup duruyorsunuz. Çok tezat bir durum değil mi ne dersiniz ?

İyi bir elemanı hiçbir firma kaybetmez. Çünkü iyi bir elemanı kaybettiğinde onun yerine gelecek elemanı bulmak için harcayacağı para ve zaman  işverene pahalıya neden olur.

Danışmanlık yaptığımız bir firma “halkla ilişkiler elemanı ” bulmamız için bizi görevlendirdi.  Neyse ilanımızı çıktık ve başvuruları almaya başladık. Şimdi size bu süreçte geçen trajik olayları anlatarak neden “iş var ama nitelikli eleman yok ” düşüncemi anlatacağım.

Başvurular arasından ilk adayımızı çağırıyorum. Aday görüşmeye zamanında geliyor. Ancak erkek arkadaşıyla  el ele birlikte odaya geçiyorlar. Kendisine görüşmeyi kendisiyle yapacağımızı söylüyoruz ama adayımız yanındaki erkek arkadaşının nişanlısı olduğundan bir problem oluşmayacağını yanında kalmasını istediğini belirtiyor. Görüşmeyi gözleri sürekli nişanlasında olan adayımızla mülakatı kısa sürede bitiriyorum.

İkinci adayımızı çağrıyoruz.  Özgeçmişinde yazdığı kadarıyla iş tecrübeleri pozisyon için yeterli.  Görüşmeye yalnız geliyor bu adayımız . Görüşme odasına alıyoruz ve mülakatımız doğal halinde ilerliyor ve adayımı gönderiyorum. Adayla ilgili görüşlerim olumlu, pozisyon için gayet iyi bir aday. Gerek tecrübeleri , gerekse mülakatta verdiği cevaplar tatmin edici. Akşama doğru adayı arayıp işe alındığını söylemek istiyorum. Arıyorum , arıyorum ama telefona bakmıyor. Aradan biraz zaman geçtikten sonra son kez arıyorum. Bu sefer telefonum meşgule veriliyor. 2 dk sonra ise bir mesaj geliyor telefonuma. İşinizle ailevi nedenlerden dolayı kabul etmiyorum, lütfen beni rahatsız etmeyin….

Başka bir adayımızı çağrıyoruz bu sefer. Hatta bu aday kendisini mülakata davet ettirmek için epey aradı bize. Bu işe çok ihtiyacı olduğunu, eğer görüşmeye davet edilirse kendisinin bu pozisyon için ne kadar iyi olduğunu bizimde görebileceğimizi söyledi. İyi dedim yarın sabah 10 ‘da gelin görüşelim. Ertesi gün saat 10.10 , telefonla arıyorum adayı. Acaba yolumu bulamadı diye. Telefonda uykulu bir ses tonu, “haa,aaa şey alarmım çalmamış  . . . . . ”

Yukarıdaki örnekleri hiç bir yorum katmadan, ne yaşadıysam onları kendi doğallığında sizinle paylaştım. Çünkü yorumu size bırakmak istedim. Hal böyleyken “iş var nitelikli eleman yok ” düşüncemi sürdürüyorum.